Yalnızlık bir zamanlar bana boş bir oda gibi gelirdi.

Duvarlar konuşmazdı, saat geçmezdi,

Zaman yavaşlar, ruhun ağırlaşırdı.

Sen yoktun diye değil sadece...

Ben de yoktum.


Ama şimdi,

O odaya yeniden girdim.

Işıkları yaktım,

Pencereleri açtım,

Kendime bir sandalye çektim.

Ve ilk kez, yalnız oturabildim.

Yalnız ama eksik değil.

Yalnız ama tamam.


Bunca zamandır kendimi birine anlatmak için uğraşmışım.

Ama ben bile kendimi dinlememişim.

Kendi iç sesimi bastırmışım.

Ağlayacak bir omuz ararken,

Kendi omzuma bile yaslanmamışım.


Şimdi anlıyorum,

En iyi dinleyen kendin oluyorsun bazen.

Çünkü kimse senin kalbini senin kadar derinlemesine bilmez.

Kimse seni senin kadar içinden tanıyamaz.


Bir başkasına anlattığın eksik kalıyor.

Ama kendine anlatınca...

İçinde yankılanıyor,

İyileşiyor.


Artık bana “yalnızsın” dediklerinde,

Başımla onaylıyorum.

Evet, yalnızım.

Ama asla terkedilmiş değilim.

Kendi varlığım bana yetmeye başladı.


Kendi içimdeki çocukla barıştım.

Yalnız kalmakla korkutulmuş,

Sevilmeden büyümüş o yaralı çocukla.

Onun elinden tuttum.

“Buradayım,” dedim.

“Seni bırakmayacağım.”

Ve gözyaşları içinde bana sarıldı.

İçimde bir şey çözüldü o anda.


Senin sevgine değil,

Kendi şefkatime ihtiyacım olduğunu anladım.


Bir gün dışarıda yürürken,

Hiçbir sebep yokken gülümsediğimi fark ettim.

Elimde kahvem, kulağımda bir şarkı,

Gökyüzüne baktım ve şöyle dedim:

“İyiyim.”


O kadar basit,

O kadar gerçek.

Ne bir aşka bağladım o cümleyi,

Ne bir başarıya.

Sadece, olduğum hâlimle iyiydim.


Seninle hayalini kurduğum yerlere artık tek başıma gidiyorum.

Seninle dolu anılarda artık kendimle yürüyorum.

Aynı masada,

Senin boş bıraktığın sandalyeye oturmuyorum.

Onu kaldırdım.

Çünkü oraya artık kimse oturmayacak.

Orası benim yanım.

Ve ben artık kendime yarenim.


Kendimle konuşmayı öğrendim.

Sana kuramadığım cümleleri kendime söyledim.

Senin sessizliğinde yarım kalanları,

Kendi iç sesimde tamamladım.


Artık kimseye ihtiyaç duymadan,

Yalnız başıma sinemaya gidebiliyorum.

Kendime çiçek alabiliyorum.

Ağladığımda bir başkasını aramak yerine,

Kendi omzuma yaslanabiliyorum.


Ve inatla söylüyorum:

Bu yalnızlık değil.

Bu özgürlük.

Bu, kendimle barış.


Yalnız değilim.

Çünkü kendimleyim.

Ve bu, bugüne kadar yaşadığım en tam hâl.

Kimseye “beni tamamla” demeyeceğim artık.

Çünkü ben tamamım.

Eksik değilim.

Sadece eskiden kendime çok uzaktım.


Artık içime döndüm.

Ve orada beni bekleyen sessiz, yorgun,

Ama dimdik duran bir kadın buldum.

İşte o kadın,

Hayatımın geri kalanını taşıyacak.

O kadın benim.

Ve ben ona aşığım artık.